Ayhan Kızıltan, ben@ayhankiziltan.com, Mersin 18 Eylül 2023
Uğurola (Merhaba) Mersin!
Yazmıştım ya, etkileşimli bir köşe olacak diye…
Bu kez bir okurum Mersin'deki gençlerin uyuşturucu bağımlılığı konusuna değinmemizi istemiş.
Tabii ki değiniriz, değinmeliyiz de…
Aslında uyuşturucu tek başına bir yazı dizisi konusu…
Biraz araştırma yaptım: 2022 yılında Türkiye'de 246.237 uyuşturucu olayı gerçekleşmiş.
Suç türlerine göre incelediğimde kullanma amaçlı uyuşturucu madde satın alma ve bulundurma olaylarının %82,2 oranında olduğunu gördüm.
Yani 246.237 olaydan 202.527'si kullanma amaçlı suçlar.
Buna karşın uyuşturucu madde imal ve ticareti suç olaylarının sayısı 37.085 yani oranı %15,1.
İlginç geldi, genellikle kullanıcılar yakalanıyor…
Uyuşturucu ve madde bağımlılığı raporlarını ve istatistiklerini inceliyorum; sonraki yazılarımda bu konuya ayrıntılı değineceğim…
Emniyetin yaptığı mücadeleleri, Sağlık İl Müdürlüğünün bağımlılığı yok etme tedavileri, Milli Eğitim İl Müdürlüğünün çalışmaları, Sivil Toplum Kuruluşlarının mücadeleleri, Ailelerin çektiği çileleri yazmamız, okumamız, değerlendirmemiz, destek vermemiz gerekiyor…
Bu maddeleri Türkiye'ye sokup sokaklarımıza, kafelerimize, okullarımıza kadar dağıtan yapıları teslim almadan, inlerine girmeden madde bağımlılığı ile olan mücadeleyi kazanmak zor.
Bazı bağımlıları tedavi yoluyla kurtarabiliriz ama madde girişini ve dağıtımını engelleyemezsek bağımlılığı yok etme mücadelemizde başarı sağlayamayız.
Hangi araçlarla, hangi yollardan, nerelerden Türkiye'ye sokuluyor, kimler göz yumuyor; bunlar çoğunlukla tahmin ediliyor ve biliniyor…
Yerelde alınacak önlemlerle uyuşturucu baronlarına kadar ulaşılıp bu iş çözülebilir…
Bu işi yapanları belirleyip yakalamak kolay; ilk yazımda ipucu vermiştim bu konuda:
'Kokain kaçakçılığı ile kentimizin adının sık anılması, madde kullanan çocuklarımızın sayısının artışı…'
'Kara paranın ekonomiyi baskı altına alması, yasal olmayan yollardan kazanılan paraların çeşitli yollarla kentimizde aklanması çabaları, ekonomik dengelerin bu yollarla bozulması…'
Mersin yasal olmayan yollardan aklımızın alamayacağı kadar çok kara para kazananların at oynattığı, ekonomiyi kolayca yönlendirdiği bir kent olmamalı…
Türk Ceza Kanunu'nun 282. maddesine göre Suçtan elde edilen her türlü gelir, 'Suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama' suçu olarak tanımlanmıştır.
Dünyada en kolay izlenebilen şey paradır…
Parayı izle ve bul, bu kadar kolay…
Bataklığı böyle kurutabiliriz…
Arkalarında uluslararası güçlü yapılar var, ama Türkiye Cumhuriyeti daha güçlü…
Birçok kimsenin köşe kapma peşinde olduğu bir Türkiye…
Mersin de farklı değil Türkiye'den…
Önemli köşelere yerleşerek elde edecekleri nüfuz ile kentin tüm rantını yönetme çabaları…
Gizli konsorsiyumlar, tefeciler, tekelleşme çabaları, işlerine çomak sokacak kişilerin ve firmaların önünü kesme oyunları…
Çıkar gözetmeden kent için çalışmak isteyen idealist ve dürüst insanlar bunların arasından nasıl sıyrılıp dümene geçecekler…
Bunlar arasında çok sıkı işbirliği var…
Amaçlarına ulaşmak için çok agresif çalışıyorlar…
Tabii parasal olarak da çok güçlüler, ama Türkiye Cumhuriyeti daha güçlü…
Bitti sanılan paralel yapının askerleri…
Hala aramızdalar mı???
Unutulduklarını ya da aklandıklarını düşünüp farklı yapılarda yeniden harekete mi geçiyorlar???
Köşeleri kapmaya çalışan rant ekiplerini onlar mı yönetiyor???
Binbir türlü cemaat, tarikat, meczup tipler halkımızın saf dini inançlarını kullanarak çocuklarımızı, gençlerimizi zehirliyor…
Üstelik bu işi yaparak çok da para kazanıyorlar…
Parasal olarak çok güçlüler, ama Türkiye Cumhuriyeti daha güçlü…
Sığınmacılar büyük sorun…
Mersin'in en büyük sorunlarından biri sığınmacıların kontrolsüz bir biçimde kente yığılması ve sorumsuzca dolaşmasıdır…
Halkımız sığınmacılara ayrıcalık tanındığını düşünüyor…
Kent geleneklerine ve kültürüne aldırmamaları ve ayak uydurmamaları da ayrı bir konu…
Bire bir konuşmalarda bu konudan rahatsızlık duymayan kimseyi görmedim.
Türkiye'ye sessizce bir başka ülkenin insanlarını yerleştirip demografik yapıyı bozma çabası var, ama Türkiye Cumhuriyeti daha güçlü…
Mersin'de satılık konut fiyatları ve kiraların astronomik artışı endişe yaratıyor…
Tabii birçok etmen var bu astronomik artışlarda…
Özellikle sığınmacıların yarattığı konut talebi fiyatlardaki artışı tetikleyen ilk etmendi.
Döviz krizleri, inşaat malzemelerindeki son derece yüksek artışlar, arsa fiyatlarındaki astronomik artışlar…
Deprem bölgesinden ayrılıp daha güvenli ve daha organize, yaşaması kolay ve ekonomik olan bir kentte yaşamak isteyen insanlarımızın yarattığı talep…
Ücretli ve dar gelirli insanlarımızın yaşayabileceği mütevazi konutların uygun fiyatlarla yapılıp uygun koşullarda satılması çözümü ağırlıklı olarak dile getirilmeye başlandı son günlerde.
TOKİ aslında bu amaçla kurulmuştu, yani ücretli ve dar gelirli yurttaşlar için sosyal konutlar yapmak için, ama bu görevi yerine getirdiği söylenebilir mi?
Bu görevi şüphesiz belediyeler üstlenebilir; tabii çıkarcılara imkan tanımayacak bir ihale sistemiyle…
Devlete ait hazine arazilerinin farklı amaçlarla plansız programsız elden çıkarılması birkaç kişinin rant sağlamasına neden oluyor…
Konut yapımında maliyetlerin büyük bir kısmını arsalar tutuyor…
Devlete ait hazine arazileri bu konutların yapılması için belediyelere tahsis edilebilirse dar gelirli yurttaşlarımız uygun fiyat ve koşullarda konut sahibi olabilir.
Yakın geçmişte Mersin'de Güneykent ve Akbelen semtleri örneği var gözümüzün önünde.
Mersin Belediyesinin öncülüğünde dar gelirli ve ücretli yurttaşlar için yapılan konutlar Mersin'e iki büyük semt kazandırdı.
Son sözümüz yine Gençlere:
Siyasetin, siyasetçinin esiri olmayın.
Özgür düşünüp özgür iradenizle karar verin.
Hoşça kal Mersin, haftaya pazartesi yine buradayız kısmetse…
Comments